Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
of one’s own
of one’s own
Geçmiş
Cümleler
"of one’s own"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 170 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
kendi gölgesinden korkmak
2
Genel
be in control of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
3
Genel
be the master of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
4
Genel
come of one's own accord
f.
ayağı ile gelmek
5
Genel
live in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
6
Genel
be in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
7
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
gölgesinden korkmak
8
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi fikrine sahip olmak
9
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi düşüncesine sahip olmak
10
Genel
in a class of one's own
s.
eşsiz
11
Genel
in a class of one's own
s.
benzersiz
12
Genel
thinking only of one's own interests
s.
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
13
Genel
of one's own volition
zf.
isteyerek
14
Genel
of one's own accord
zf.
kendi isteğiyle
15
Genel
of one's own volition
zf.
gönüllü olarak
16
Genel
of one's own accord
zf.
kendiliğinden
17
Genel
of one's own volition
zf.
kendi iradesiyle
18
Genel
of one's own free will
zf.
kendiliğinden
19
Genel
of one's own accord
zf.
istenmeden
20
Genel
of one's own accord
zf.
kendi rızasıyla
21
Genel
of one's own accord
zf.
gönüllü
22
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi canı pahasına
23
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi hayatı pahasına
Colloquial
24
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönlüyle
25
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönüllü olarak
26
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendiliğinden
27
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendi isteğiyle
28
Konuşma Dili
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi cebinden
29
Konuşma Dili
out of (one's) own pocket
expr.
(birinin) kendi parasıyla
30
Konuşma Dili
in the comfort of one's own home
expr.
evde
Idioms
31
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
birisinin herkesten sakladığı düşüncesi
32
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
gizli düşünce/fikir
33
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
içindeki sır
34
Deyim
bird of (one's) own brain
i.
herkesten saklanan sır
35
Deyim
bird of (one's) own brain [obsolete]
i.
(birinin) aklındaki/kafasındaki gizli düşünce/fikir/gizler/sırlar
36
Deyim
bird of (one's) own brain [obsolete]
i.
aklından/kafasından geçen düşünce/fikir
37
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birini kendi silahıyla vurma
38
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
39
Deyim
a dose of (one's) own medicine
i.
birine aynı şekilde karşılık verme
40
Deyim
a mind of (one's) own
i.
başına buyruk olma
41
Deyim
a mind of (one's) own
i.
kendi kafasına/isteğine göre hareket etme kapasitesi/eğilimi
42
Deyim
a mind of (one's) own
i.
kendi fikrine sahip olma
43
Deyim
a mind of (one's) own
i.
bağımsız hareket edebilme kapasitesi/eğilimi
44
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birine) aynı şekilde karşılık verme
45
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birini) kendi silahıyla vurma
46
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birinin) yaptığının aynısını ona yaşatma
47
Deyim
a taste of (one's) own medicine
i.
(birine) yaptığını aynı şekilde ödetme
48
Deyim
dose of one's own medicine
i.
kendi silahıyla vurma
49
Deyim
dose of one's own medicine
i.
birinin yaptığı şeyin aynısını ona yapma
50
Deyim
dose of one's own medicine
i.
birine aynı şekilde karşılık verme
51
Deyim
get enmeshed in a web of one's own spinning
f.
birini bir şey ile şarta bağlamak
52
Deyim
give someone a dose of one's own medicine
f.
birisini kendi silahıyla vurmak
53
Deyim
give someone a taste of one's own medicine
f.
birisini kendi silahıyla vurmak
54
Deyim
be afraid of one's own shadow
f.
gölgesinden korkmak
55
Deyim
love the sound of one's own voice
f.
konuşmayı çok sevmek
56
Deyim
be the architect of one's own fortune
f.
kendi kaderinin mimarı olmak
57
Deyim
be the architect of one's own destiny
f.
kendi kaderinin mimarı olmak
58
Deyim
be afraid of one's own shadow
f.
kendi gölgesinden bile korkmak
59
Deyim
have a mind of one's own
f.
kendine özgü bir düşünüş tarzı olmak
60
Deyim
march to the beat of one's own drum
f.
standartlara uymayan bir şekilde hareket etmek
61
Deyim
be afraid of one's own shadow
f.
tavşan yürekli olmak
62
Deyim
be scared of (one's) (own) shadow
f.
kendi gölgesinden korkmak
63
Deyim
be scared of (one's) (own) shadow
f.
çok korkak olmak
64
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi kendine) yetmek
65
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi) yağında kavrulmak
66
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi) ayakları üzerinde durmak
67
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi) geçimini sağlamak
68
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendini) geçindirmek
69
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi) imkanlarıyla yaşamak
70
Deyim
live off (of) (one's) (own) hump [obsolete]
f.
(kendi kendine) bakmak
71
Deyim
like the sound of (one's) own voice
f.
konuşmayı sevmek
72
Deyim
like the sound of (one's) own voice
f.
kendini övmeyi sevmek
73
Deyim
be frightened of (one's) (own) shadow
f.
(kendi) gölgesinden korkmak
74
Deyim
be frightened of (one's) (own) shadow
f.
(kendi) gölgesinden bile korkmak
75
Deyim
be frightened of (one's) (own) shadow
f.
tavşan yürekli olmak
76
Deyim
be frightened of (one's) (own) shadow
f.
ödlek olmak
77
Deyim
be nervous of (one's) (own) shadow
f.
(kendi) gölgesinden korkmak
78
Deyim
be nervous of (one's) (own) shadow
f.
gölgesinden korkmak
79
Deyim
be nervous of (one's) (own) shadow
f.
(kendi) gölgesinden bile korkmak
80
Deyim
be nervous of (one's) (own) shadow
f.
tavşan yürekli olmak
81
Deyim
be nervous of (one's) (own) shadow
f.
ödlek olmak
82
Deyim
be in a class of one's own
f.
diğerlerinden/benzerlerinden üstün olmak
83
Deyim
be in a class of one's own
f.
eşsiz olmak
84
Deyim
be in a class of one's own
f.
benzersiz olmak
85
Deyim
be of (one's) own making
f.
(birinin) kendi suçu olmak
86
Deyim
be of (one's) own making
f.
(biri) kendisi sebep olmak
87
Deyim
be of (one's) own making
f.
(biri) kendisi yapmak
88
Deyim
be of (one's) own making
f.
(birinin) kendi uydurması olmak
89
Deyim
be of (one's) own making
f.
(birinin) kendi yarattığı bir şey olmak
90
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
dar fikirli olmak
91
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
dar düşünceli olmak
92
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
işin sonunu düşünememek
93
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
ilerisini görememek
94
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
ileri görüşlü olmamak
95
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
yaptıklarının varacağı yeri görememek/düşünememek
96
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
büyük resmi görememek
97
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
etrafında olup biteni görememek
98
Deyim
can't see further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
etrafındakilerden bihaber olmak
99
Deyim
get a dose of (one's) own medicine
f.
kendi silahıyla vurulmak
100
Deyim
get a dose of (one's) own medicine
f.
aynı şekilde karşılık görmek
101
Deyim
get a taste of (one's) own medicine
f.
kendi silahıyla vurulmak
102
Deyim
get a taste of (one's) own medicine
f.
yaptıklarının aynısını yaşamak
103
Deyim
get a taste of (one's) own medicine
f.
yaptıklarının karşılığını aynı şekilde almak
104
Deyim
get into a world of (one's) own
f.
kendi dünyasına çekilmek
105
Deyim
get into a world of (one's) own
f.
kendi dünyasında kaybolmak
106
Deyim
get into a world of (one's) own
f.
kendi düşüncelerine, hayallerine dalmak
107
Deyim
give (one) a dose of (one's) own medicine
f.
(birini) kendi silahıyla vurmak
108
Deyim
give (one) a dose of (one's) own medicine
f.
(birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
109
Deyim
give (one) a dose of (one's) own medicine
f.
(birine) aynı şekilde karşılık vermek
110
Deyim
give (one) a taste of (one's) own medicine
f.
(birini) kendi silahıyla vurmak
111
Deyim
give (one) a taste of (one's) own medicine
f.
(birine) yaptığını aynı şekilde ödetmek
112
Deyim
give (one) a taste of (one's) own medicine
f.
(birine) aynı şekilde karşılık vermek
113
Deyim
have a mind of one's own
f.
kendi düşüncesine sahip olmak
114
Deyim
have a mind of one's own
f.
kendi fikrine sahip olmak
115
Deyim
have a mind of one's own
f.
kendine özgü bir düşünüş tarzı olmak
116
Deyim
have a mind of one's own
f.
kendi kafasına göre hareket etmek/çalışmak
117
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
işin sonunu düşünmemek
118
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
ilerisini görememek
119
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
şu andan/yakın gelecekten sonrasını görememek/tahmin edememek
120
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
dar fikirli olmak
121
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
dar düşünceli olmak
122
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
etrafında olup biteni görememek
123
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
etrafındakilere kayıtsız kalmak
124
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
burnunun ucundan ötesini görmemek
125
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
kendinden/kendi problemlerinden ötesini görmemek
126
Deyim
see no further than (the end of) (one's) (own) nose
f.
yalnızca kendiyle ve kendi problemleriyle ilgilenmek
127
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
boş konuşmak
128
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
gereksiz konuşmak
129
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
işe yaramaz/boş şeylerden bahsetmek
130
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
öylesine/amaçsızca konuşmak
131
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
kibirli bir şekilde konuşmak
132
Deyim
talk to hear (the sound of) (one's) own voice
f.
kendini beğenmiş bir şekilde konuşmak
133
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
kendi gölgesinden korkan
134
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
tavşan yürekli
135
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
gölgesinden korkan
136
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
aşırı korkak
137
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
çok ödlek
138
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
kendi gölgesinden korkan
139
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
tavşan yürekli
140
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
gölgesinden korkan
141
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
aşırı korkak
142
Deyim
afraid of one's own shadow
s.
çok ödlek
143
Deyim
frightened of (one's) (own) shadow
s.
ödlek
144
Deyim
frightened of (one's) (own) shadow
s.
(kendi) gölgesinden bile korkan
145
Deyim
frightened of (one's) (own) shadow
s.
(kendi) gölgesinden korkan
146
Deyim
frightened of (one's) (own) shadow
s.
tavşan yürekli
147
Deyim
in the world of one's own
expr.
dünyadan soyutlanmış
148
Deyim
of one's own free will
expr.
kendi hür/özgür iradesiyle
149
Deyim
of one's own free will
expr.
kendi rızasıyla
150
Deyim
in the world of one's own
expr.
kendi içine kapanık
151
Deyim
in a world of one's own
expr.
kendi dünyasında
152
Deyim
in the world of one's own
expr.
kendi dünyasında
153
Deyim
in a league of one's own
expr.
benzersiz
154
Deyim
in a league of one's own
expr.
eşsiz
155
Deyim
in a league of one's own
expr.
en iyisi
156
Deyim
in a league of one's own
expr.
en üstünü
157
Deyim
in a league of one's own
expr.
türünün en iyi örneği
158
Deyim
in a class of one's own
expr.
türünün en iyisi
159
Deyim
in a class of one's own
expr.
kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
160
Deyim
in a class of one's own
expr.
alanında tek
161
Deyim
in a class of one's own
expr.
eşsiz, benzersiz
162
Deyim
in a class of one's own
expr.
diğerlerinden/benzerlerinden üstün
163
Deyim
in a league of one's own
expr.
türünün en iyisi
164
Deyim
in a league of one's own
expr.
kendi sınıfında/kulvarında/alanında en iyi
165
Deyim
in a league of one's own
expr.
alanında tek
166
Deyim
in a league of one's own
expr.
eşsiz, benzersiz
167
Deyim
in a league of one's own
expr.
diğerlerinden/benzerlerinden üstün
168
Deyim
of (one's) own making
expr.
(birinin) kendi sebep olduğu
169
Deyim
of (one's) own making
expr.
(birinin) kendi suçu/hatası
170
Deyim
of (one's) own making
expr.
(biri) yüzünden
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of of one’s own
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy